Trump’ın enerji politikaları yenilenebilir yatırımları sarsıyor

ABD Başkanı Donald Trump, başkanlık koltuğuna oturduktan sonra federal arazilerdeki rüzgâr ve güneş projeleri için İçişleri Bakanlığı onayını zorunlu hale getirdi. Ayrıca 4 Temmuz’da imzaladığı “One Big Beautiful Bill” yasasıyla yenilenebilir projeler ve elektrikli araçlara verilen vergi teşviklerini kısıtladı. Geçtiğimiz ay da Ulaştırma Bakanlığı, 12 açık deniz rüzgâr projesine ayrılan 679 milyon dolarlık fonu iptal etti.
Bu politikalar, selefi Joe Biden döneminde yürürlüğe giren ve rekor seviyede temiz enerji yatırımlarını tetikleyen Enflasyonu Düşürme Yasası ile keskin bir tezat oluşturuyor.
BloombergNEF verilerine göre, ABD’nin yenilenebilir enerji yatırımları 2025’in ilk yarısında yüzde 36 gerileyerek 20,5 milyar dolara düştü. Buna karşın AB ülkelerinde aynı dönemde yatırımlar yüzde 63 artışla 30 milyar dolara yaklaştı.
Danimarkalı Orsted’in Rhode Island’daki Revolution Wind projesi, federal iş durdurma kararları nedeniyle askıya alınmak zorunda kaldı. Amerikan Yenilenebilir Enerji Konseyi Başkanı Ray Long, bu durumu “yatırımcıya ürkütücü bir sinyal” olarak nitelendirdi.
Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nden Thibault Michel AA’dan Handan Kazancı’ya yaptığı açıklamada Trump’ın açıklamalarının sektörde ciddi bir belirsizlik yarattığını vurgulayarak, “Rüzgâr ve güneş enerjisinde kaybedilen istihdam, petrol ve gazla geri gelmeyecek. Araştırmalar, aynı enerji miktarı için yenilenebilir kaynakların fosil yakıtlardan daha fazla iş imkânı sunduğunu gösteriyor.” dedi.
Michel, ABD’de enerji talebinin özellikle veri merkezlerinin etkisiyle arttığını, bu ihtiyacın da son on yılda büyük ölçüde rüzgâr, güneş ve depolama yatırımlarıyla karşılandığını hatırlatarak, “Bu kaynakların devre dışı bırakılması halinde artan talebi karşılamak imkânsız hale gelir.” değerlendirmesini yaptı.
WindEurope’un sözcüsü Christoph Zipf ise, dünya genelinde 2024’te yeni eklenen elektrik kapasitesinin yüzde 92,5’inin yenilenebilir kaynaklardan geldiğine dikkat çekerek, “Yenilenebilirlerin küresel büyümesini yavaşlatmanın tek yolu siyasi müdahalelerdir, ancak bu tür müdahaleler ekonomik akla ters düşüyor.” ifadelerini kullandı.